27 Kasım 2015 Cuma





Neden evliliği güzel olanlara 'kumrular gibi'
benzetmesi
yapılır bilir misiniz.?
Çünkü kumru; asla eş değiştirmez
Çünkü kumru; içinde bulunduğu şartlara her
zaman uyum
gösterir, şikayet etmez.
Çünkü kumru; hiçbir zaman başka bir kuşun
yuvasına
girmez...!!
Bir adın kalmalı geriye 
Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde 
Aynaların ardında sır 
Yalnızlığın peşinde kuvvet 
Evet nihayet bir adın kalmalı geriye 
Birde o kahreden gurbet 
Sen say ki ben hiç ağlamadım 
Hiç ateşe tutmadım yüreğimi 
Geceleri koynuma almadım ihaneti 
Hele nihavend hele buse hiç geçmedi aklımdan 
Ve hiç gitmedi bir topak kan gibi adın 
İçimin nehirlerinden 
Evet yangın 
Evet salaş yalvarmanın korkusunda talan 
Evet kaybetmenin o zehirli buğusu 
Evet isyan 
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın 
Sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı 
Bu sevda biraz nadan 
Biraz da hıçkırık tadı 
Pencere önü menekşelerinde her akşam 
Dağlar sonra oynadı yerinden 
Ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca 
Sen say ki yerin dibine geçti geçmeyesi sevdam 
Ve ben seni sevdiğim zaman bu şehre yağmurlar yağdı 
Yani ben seni sevdiğim zaman 
Ayrılık kurşun kadar ağır gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın 
Yine de 
Bir adın kalmalı geriye 
Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde 
Aynaların ardında sır 
Yalnızlığın peşinde kuvvet 
Evet nihayet, bir adın kalmalı geriye 
bir de o kahreden gurbet 
beni affet 
kaybetmek için erken 
sevmek için çok geç


Ahmet Hamdi Tanpınar
Aslında hiçbir sorumun cevabı değilsin ama seviyorum işte.
Olmasan da olur diyemiyorum,seviyorum.
Seninle yürümek daha güzel,yürümeyi de seviyorum.
Yürüyüşünü seviyorum.
Arabalardan korkmanı seviyorum.
Karşıdan karşıya geçmeni, bir şey yerken beni izlemeni seviyorum.
Benim yanımda mutlu olmanı seviyorum.
Başka bir adam yapmaya çalışmıyorsun beni.
Böyle kabul ediyorsun, kabul edişini seviyorum.
Beni okumayı seviyorsun, beni seviyorsun.
Seni seviyorum.
Her insan gibi değil,başka seviyorum ben seni.
O her sıradan adam gibi değil.
O sıradan kurulan cümleler gibi değil.
Ben seni, başka bir alfabeyle seviyorum.
Git dediğimde gidemeyişini
Arkamdan bakarken üzülüşünü seviyorum.
Biz bize yeteriz, bizi seviyorum.

Yapacak bir şey yok, seviyorum.

Soğuk Kahveden...

17 Kasım 2015 Salı

..
Ben eskimeyen tek güzelliği sende gördüm
Sende buldum erişilmez hazları
Yanında sıyrıldım korkulardan, yalanlardan
Duyguların en ölmezini sende duydum
Susuzluğum dudaklarında dindi
Yalnızlığım ellerinde
Çoğu gün unuttum açlığımı
Sende doydum...

İlk defa seninle bütünlendim, anlıyor musun
Anladım yaşadığımı her nefes alışta
Seninle geçtim bütün zamanlardan
Seninle var oldum
Eridim seninle bir sonsuz çalkanışta.

...

Ümit Yaşar OĞUZCAN/ Her Gün Seninle

İstanbul’da Bir Martı Olsam... 

Bugün bir martının beyaz kanatlarında, 
Gezdim İstanbul’u bir baştan bir başa. 
Görmeli ilkbahar İstanbul’da nasıl olurmuş. 
Ya da İstanbul İlkbaharda... 

Mis gibi mimozalar satıyor çingene çocukları. 
Belli ki Adalardan toplanmış sarı sarı. 
Sarıdan başka renkleri gözleriniz ararsa, 
Laleler bekliyor olacak sizleri Emirgan’da. 

Hava sakin, deniz mavi mi mavi. 
Sanki kıyılar Körfez’deki durgun su misali. 
Oltalar atılmış Aşiyan’da, Yeniköy’de ümitle. 
Olur a, şans bugün de yüzünüze gülmezse, 
Alırsınız derya kuzularını Sarıyer’de sahilde. 

İşte emektar Karaköy vapuru geliyor. 
Küpeştesi masmavi suları yara yara. 
Belli ki yorgun, hafifçe yatmış bir yana. 
İskeleye vuran dalgalara bir baksana. 
Nasıl da dönüşüyorlar köpük köpük beyaza. 

Anadolu insanı barınır yedi tepede. 
Umutlarını ekmeğe dönüştürmek için gelen. 
Gelip de bir daha geri dönemeyen. 
Buradaki yaşam kavgası çok zordur. 
Yüreklerindeki güç ise İstanbul tutkusudur. 

Gece olunca yaşam sakinleşir zannetme. 
İstanbul makyajını yapıp gece elbisesini giyince. 
Başlar artık sabaha dek sürecek eğlence. 
Bize hayatın anlamını gösterircesine, 
Deniz ile dans eder çılgınca bütün gece. 

Sisli sabahlarda veya gece karanlığında. 
Bir güvertede veya martı kanadında. 
Nereden baksam sen hala çok güzelsin. 
Her güzelin sevdalısı da vardır belalısı da. 
Biz senin hem sevdalınız hem de belalın. 

Bugün bir martı uçtu İstanbul’un üzerinden. 
Kanatlarında ben vardım, düş gibi. 
Kimbilir belki yarın da siz olursunuz. 
Siz de anlatırsınız gördüklerinizi. 
Yaşanacak daha çok şey var, bitmedi. 
Biliyorum... 
Bir şiir İstanbul’u anlatmaya yetmedi.
 
Haldun Uras 

16 Kasım 2015 Pazartesi



GÜNEŞE SEVDALI GÜNDÖNDÜ VE SARMAŞIĞIN HİKAYESİ

    Bahçenin birinde güneşe sevdalı bir gündöndü yaşarmış.Onun dibinde de gündöndüye sevdalı bir sarmaşık…Sevdalı sarmaşık gündöndünün gövdesine sımsıkı sarılır,yüzünü ona dönsün,onu sevsin diye her gün umutla beklermiş.Gündöndü ise her sabah güneş doğduğunda yüzünü sevdayla göğe çevirir hayran hayran güneşi seyredermiş.Sarmaşık çaresiz,daha bir sıkı sarılırmış gündöndüye ama nafile,gündöndünün aklı güneşteymiş. Akşam olup güneş battığında sevdiğini yitiren gündöndü boynunu büker, içine kapanır kalırmış kederinden…Zavallı sarmaşık daha sıkı,daha sıkı yapışırmış o zamanlar..Gelgelelim sabah olduğunda, gündöndünün yüzünü kendisine çevirmeyeceğini güneşle onun arasına giremeyeceğini bir daha anlarmış bu çaresiz sarmaşık.
Ama günlerden bir gün,minik sarmaşık uyanınca bir de ne görsün;ilk defa sevgili gündöndüsünün yüzü güneşe değil,kendisine dönükmüş.Sevinçten az kalsın çığlık atacakmış ki gündöndüsünün güneşe baktığı gibi bakmadığını görmüş ve o an öldügünü anlamış.Çünkü sarmaşık,sevdiğinin yüzünü kendisine çevirmek için onun gövdesine sarıldıkça, yavaş yavaş onu boğduğunu, öldürdüğünü hiç farketmemiş. Gündöndü ölünce sarmaşığın da sarılacağı bir sey de kalmamış,zamanla o da sararıp solmuş. Sonra çiftçinin biri gelmiş,ikisini de koparıp bir kenara fırlatmış.


Bir başkadır akşam İstanbul’da
Kız kulesi suskundur gün batımında
Durulur birden boğazın serin suları
Güneş inerken yavaş yavaş yedi tepenin ardına
Buram buram kokusu gelir sılanın
Karışıktır yolları dindirir bir nebze acıları
Sarayburnu’ndan bakınca Haydarpaşa’ya
İyotun kokusu yayılır balık-ekmek sandalda
Trenin isli yolculuğu rıhtıma varınca
Kadıköy’e götürür önce ilk duraklar
Sonra vapura binilir püfür püfür
Bostancı-Kabataş arasında
Bir başkadır İstanbul ışıkları yanınca
Gizler tüm keşmekeşliğini ve yitip gidenleri
Beyoğlu sokaklarına taşar müzikler
Taksim anıtında çekilen hatıra pozları

Konulur albüme ne de olsa İstanbul hatırası..!!!

8 Kasım 2015 Pazar

İkimizin Arasında

Bir gün şayet camsız çerçevesiz penceresiz 
Bir gün ben, çadır bezi bir perdeden 
Günlerin toz-toprak şarkısını çırparken 
Canevimin önünden geçersen, 
Bir gün şayet boynumda yem torbası hayallerim asılı 
Bir gün şayet samançöpü bir sokak dişlerim arasında 
Canevinin önünden geçersem 
Anlatırım nasıl nerde 
Bir ulu çınara takılı bir kuyrukluyıldız 
Bir yeşil telaşta çırpınan ışığımız 
Anlatırım nasıl nerde... 
Sonra eğilir kulağına derim: Bekle 
Çocukken kaçırdığım uçurtma dönsün gelsin 
Hele çarpsın bu çerçi yükü şehirlere, 
Hele ürksün fincancı katırları!

7 Kasım 2015 Cumartesi

HERŞEY SENDE GİZLİ
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin 
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin…